Gezelim Bilelim

Napoli Gezilecek Yerler Rehberi





Napoli, İtalyanların deyişiyle “Naaupoli”… Roma ve Milano’dan sonra İtalya’nın 3. büyük şehri. Napoli’de otobüsler genel olarak limanın karşısındaki büyük alanda duruyorlar. Bizde orda indikten sonra limana doğru ilerlemeye başladık. Eski ve yeniyi bir ahenk içinde bizlere sunuyor Napoli. Liman yeni bir yapı olmasına rağmen yanıbaşındaki Castel Nuovo şatosu ise bizi 1200’lü yıllara götürüyor.İşte limandan bir kare…

napoli krallığı amblemi

Napoli’nin de tarihsel açıdan tıpkı Roma ve Floransa gibi çok büyük önem arz ettiğini görüyoruz. Yaklaşık 600 sene süren özerk bir Napoli krallığı 1800’lerin başına kadar varlığını sürdürmüş. Bu amblemi Napoli’de hemen hemen eski tüm binaların üstünde görebilirsiniz. Yandaki amblemde de gördüğünüz üzere, üst kısımda bir kral tacı ve 2 tane yabani kuş figürleri göze çarpıyor.

Napoli’ye giderken çok büyük beklentiler içinde gitmenizi tavsiye etmem. Karanlık bir şehir olduğunu söyleyebilirim, çoğumuzun bildiği üzere mafyanın hüküm sürdüğü bir şehir. Özellikle mafya-devlet savaşı çöp toplama ihaleleri üzerinde yoğunlaşıyor. Mafya çöpleri kendisi toplamak istiyor bundan dolayı devletin çöp kamyonlarına zarar veriyor. Bunun yansıması turistlere her tarafta boy boy birikmiş çöp yığınları ve burunlara zarar kokusuyla etki ediyor. Son zamanlarda gazetelerde çıkan haberlere göre, Napoli Futbol Takımı’nda top koşturan futbolculara yönetim tarafından yapılan tavsiyede lüks arabalarla gezmek, çok para taşımak ve gösterişli giyinmek tehlikeli olduğuna ve yapılmaması gerektiğine dair bir söylem gerçekleşti. Bu durum Napoli’deki suç yüzdesinin ne kadar korkutucu düzeylere geldiğini kanıtlamya yetiyor. Zamanında Osmanlı Devleti’nin Napoli ile deniz yoluyla birçok münasebeti olmasından ötürü, Türklerden hem korkuyor hemde saygı duyuyorlar. Herhangi zor bir durumda kaldığınızda Türk olduğunuzu söylemeniz her türlü işinize yarayacaktır.Napoli halkının çok ilginç bir de özelliği mevcut; dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, kendilerine nerelisin diye sorduğunuzda İtalyan değil, Napoliliyiz diyorlar. Buda 800 yıl süren krallığın izlerinin hala sürdüğünü göstermekte.

Napoli’nin şehir merkezinde çok dar ve uzun sokaklar mevcut, bize yapılan uyarılarda bu uzun ve dar sokaklara girmememiz gerektiği söylendi, biz yine de girdik esnaftan alışverişimizi yaptık. Siz de eğer girecekseniz dikkatli olmanızı öneririz. Dilerseniz şimdi napoli sokaklarında ufak bir resim turuna çıkalım…

Napoli’nin önem arz eden en ünlü yapılarından biri “Küçük Vatikan” olarak adlandırılan şehir merkezindeki Piazzo Plebistico Meydanı‘ndaki San Francesco di Paola Kilisesi. Yapı itibariyle bu kilise gerçekten Vatikan’daki St. Pietro Bazilikası’nı andırıyor. İçine girildiğinde ise gotik bir hava hakim, çok kısa bir süre göz ucuyla bakma şansını elde ettim, zira kapanıyordu kilise gittiğimde. Kiliseye giriş ücretsiz ve inanılmaz güzel bir tavanı var.

Tavanın ortasındaki cam ise, bir güneş saati gibi günün farklı saatlerinde farklı açıda ışık veriyor içeriye

Kilisenin içindeki şemsiye, ayin sırasında camdan gelen güneşten rahatsız olan yaşlıları korumak için var. Tabiki renk seçimleri biraz talihsiz olmuş…





Hemen biraz ilerledikten sonra Napoli Krallığına ev sahipliği yapmış Napoleon’un da bir zamanlar bulunduğu Royal Palace göze çarpıyor. Dışarıdan çok ahım şahım bir yapısı olduğu söylenemez fakat konum itibariyle denize nazır ve oldukça büyük bir yapı, ki kadraja alırken bile zorlandım.

Ön sütunlarında yine İtalya’nın mimarisini yansıtan heykelcikler bulunuyor ve en üstünde de meydana bakan tarafta bir saat bulunuyor.  Napoli’de çok fazla vaktim olmamasına rağmen içine 4€ karşılığında girdim. Fakat size tavsiyem mutlaka ve mutlaka bu yapıyı ziyaret edin. Dışarıdan soğuk görünse de içerisi gerçekten çok etkileyici.

Hemen hemen her yerde farklı bir konsept göze çarpıyor. Aşağıdaki salonun tavanındaki detaylara dikkatli bakmanızı öneriyorum, sadece bu salonda fotoğraf çekmek için bile girilebilir.

Napoli sokaklarını arşınlamaya devam ettiğimizde karşımıza Milano’daki kapalı çarşıya benzer 1900’de yapımı tamamlanmış Galeri Umberto isimli cam tavanlı bir kapalı çarşı da burada konuşlanıyor.

Dönemin şartları ve mimarisi düşünülecek olursa gerçekten mühendisler iyi bir iş çıkarmış diyebiliriz. Fakat Milano’daki çarşı ile kıyaslandığında dükkan ve esnaf kalitesi Napoli’de oldukça düşük. Zaten daha çok iş hanı olarak kullanılıyor Galeri Umberto, çok fazla mağaza olduğunu söyleyemem içeride.

Benim için şehrin en etkileyici yapısı 1200’lü yıllarda yapılan Castel Nuovo Şatosuydu diyebilirim. Konum itibariyle denizin dibinde ve muhteşem bir şato, yazımın başında görmüş olduğunuz liman fotoğrafı da kalenin terasında çekildi. Döneminin en önemli kıyı şehirlerinden olan Napoli’yi düşman saldırılarına karşı korumak için çok önemli bir rol oynadığı aşikar.

 

Castel Nuevo‘ya giriş ücreti 6€. Fakat girdiğinizde bizim Rumeli Hisarı’nın onda biri güzelliğinde bir yapı bile göremeyeceksiniz. 6€ verip elinize geçecek en güzel şey, suraların tepesinden çekeceğiniz liman manzarası olacak. Diğer can alıcı detayları da aşağıda resimlerde görebilirsiniz.

Kale Merdivenleri

Kaledeki bir diğer önemli nokta ise yukarıdaki üç boyutlu eser. Eski dönemlerdeki savaşları yansıtan sanat eseri.

Yukarıda da kalenin limanı gören tarafının içeriden nasıl göründüğüne şahit oluyorsunuz.

Alışveriş olanakları açısından Napoli diğer İtalya şehirlerine göre çok daha ucuz. Halkın gelir düzeyinin çok yüksek olmamasının da etkisiyle, buradaki mağazalardaki fiyatlar oldukça uygun. Dar sokakların önünde seyreden büyük bazilikanın arkasında yer alan caddelerde gezerek uygun fiyatlı dükkanlardan alışverişinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Ayrıca Piazzo Plebistico Meydanı’nda zenci satıcılar göreceksiniz. Bu satıcılarda Napoli’nin ünlü şans biberlerinden satın alabilirsiniz. Bu biberler bildiğimiz kurutulmuş biberlerin plastiklerinin iplerle birbirine bağlanmış şekilde anahtarlık vari bir şans objesi.

Satın alıp evinizde yüksek bir yere astığınızda evinize bereket ve şans getirdiği, üstünde bulunan çan sayesinde de ufak bir tını yayarak kötü ruhları evinizden uzaklaştırdığına inanılıyor. Tanesine 2€ fiyat biçecekler, hazırlıklı olun 1€’dan alabilirsiniz tanesini pazarlık yaparak.

Yanınızda gelirken ev yapımı makarnalar ve ünlü limoncello,meloncello vari içecekler getirmek istiyorsanız, bunları en uygun fiyatlara alabileceğiniz yegane şehir Napoli. Makarna ürünleri özellikle çok çeşitli olarak sıra sıra dizilmiş dükkanlarda çok uygun fiyatlara satılmakta.

Napol’nin en ünlü spesiyal içeceği belki de çoğumuzun ilk kez duyduğu Nachuela(naçuela) isimli içecek. Menülerin çoğuna bulunmuyor fakat “Naçuela” dediğinizde garson size hemen getirecektir. Kesinlikle denemeye değer bir lezzet, başka da bir yerde bulabileceğinizi düşünmüyorum Napoli dışında. Bunun yanında İtalya’da çoğu yerde olduğu gibi %10 garson ücreti vermek durumunda kalıyorsunuz hemen hemen her yerde, ama eğer masa işgal etmez ve içeri kısımlarda bistrolarda yemeğinizi yiyip içeceğinizi içerseniz bu ücretten muaf olabiliyorsunuz.

Napoli’nin en önemli ve uzun caddesi Spaccanapoli. Bu caddede en ünlü markaları bulabilir ve uzun bir yürüyüş yapabilirsiniz. Ayrıca kilise gezmeyi seviyorsanız bu caddenin sağında solunda yer alan sokaklarda bir çok kilise yer alıyor.

Napoli’de bir diğer görülmeye değer tarihi nokta yine Spaccanpoli caddesinin yanıbaşında konuşlanan Museo Capella Sansevero. Merkezin biraz yukarısında kalan bu noktayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm, içerisi müzeden çok adeta bir orta çağ sanat galerisi gibi. Giriş ücreti 9€. Özellikle güzel sanatlara ve heykellere ilginiz varsa mutlaka görmenizi öneririm.

Hazır şehrin yukarılarına çıktıysanız, kafanızı kaldırdığınızda şehrin en tepe noktasında eski bir kale daha göreceksiniz. Sant Elmo Kalesi önceden kilise olarak inşa edilmiş fakat 1349’da kaleye döndürülmüş bir yapı. Merdivenleri oldukça yüksek olan bu kaleye çıkıp Napoli’yi en tepeden 360 derece panaromik olarak göreyim derseniz aşağıdaki terasa çıkabilmek için 5€ rica edeceğim.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Güney İtalya’nın en güzel manzaralarından biri burada. Fakat okadar merdiveni çıkıp üstüne 5€ verip sadece manzara göreceksiniz. Bir de içinde ufak müze var fakat bizim çok ilgimizi çekmedi açıkcası.

Eğer vaktim var diyorsanız, mutlaka ve mutlaka Pompei‘ye gitmenizi öneririm. Dönemin en sapkın ve modern uygarlıklarından birinin tamamnın Vezüv Yanardağı’nın patlamasından sonra nasıl yokolduğunun tüm kanıtlarını Pompei Gezilecek Yerler Rehberi‘mizde bulabilirsiniz.

Pompei’ye Napoli tren garından 40 dakikada ulaşmak mümkün. Eğer Vezüv yanardağına çıkmak isterim diyorsanız, Pompei Tren Garı’ndan kalkan Mt. Vezuvui otobüsleriyle kısa sürede dağın yamaçlarına ulaşıyorsunuz ve 1.5 saatlik bir tırmanmanın ardından kraterlere ulaşabiliyorsunuz.





Nerede Kalınır?

Bana kalırsa İtalya’ya gidilip Napoli’de konaklanması tamamen bir vakit kaybı. Zaten şehre girer girmez size güven telkin etmeyeceği için burada kalmayı da çok isteyeceğinizi düşünmüyorum, fakat yinede 4 – 5 saat içinde gezilip görülmesi uygun olan bir şehir.

Ne Yenir Ne İçilir?

Napoli Pizza’nın isim babası, pizzanın anavatanı Napoli’dir diyebiliriz. Pizzanın özellikle Napoliten cinsini başka bir yerde bu kadar lezzetli yiyeyemeyebilirsiniz sakın denemeden şehirden ayrılmayın. Bunun dışında Nochuela isimli menülerde yer almayan ve garsona söylediğinizde size getireceği mükemmel kahvemsi içeceği denemelisiniz

Peki ya Alışveriş?

İtalya’ya alışveriş için gidiyorsanız en çok vakti Napoli’de harcıyacağınızdan emin olabilirsiniz, sezonda bile indirimler bulunuyor, elektronik pahalı fakat tekstil oldukça ucuz, özellikle yerel geleneksel ürünleri ara sokaklardan çok ucuz fiyatlara alabilirsiniz. Yukarda da belirttiğimiz gibi, makarna, limoncello, kuru – yaş makarna sosları, meloncello, şarap gibi ihtiyaçlarınız da buralardan edinebilirsiniz. Ünlü markaları özellikle Fred Perry, Diesel, G. Armani. E.Armani, Dsquared gibi markaları, adı sanı bilindik olmayan mağazalardan çok uygun fiyatlardan satın alabilirsiniz. Mağazaların adına bakarak girmemezlik yapmayın içerilerinde ilginizi çekecek giysiler olma olasılığı çok yüksek.

Bu Yazıyı Paylaş: Share on Facebook
Facebook
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin